Geri Dön

Cebrî İcra Kanunu Taslağı Yayımlandı: Yeni Kanun Yolda

Cebrî İcra Kanunu Taslağı Yayımlandı: Yeni Kanun Yolda

1932 yılından bu yana yürürlükte bulunan ve ihtiyaçlara göre zaman zaman bir kısım değişikliklere uğrayan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (“Eski Kanun”) değiştirilmesi uzun süredir gündemdeydi. Bu kapsamda, İcra ve İflas Kanunu Bilim Komisyonu tarafından hazırlanan ve T.C. Adalet Bakanlığı’nın internet sitesinde yayımlanan “Cebrî İcra Kanunu Taslağı” (““Taslak Kanun”), beklenen değişim için önemli bir adım olarak karşımıza çıkıyor.

 

Taslak Kanun’a ilişkin, uygulamada görev alan avukat, hâkim ve diğer ilgili kişilerin görüş ve önerilerin iletilmesi için son tarih 31 Ocak 2026 olarak belirlenmiş olup, gelen görüşlerin ardından Taslak Kanun metnine nihai şeklin verileceği kamuoyu ile paylaşıldı. Kanun taslağı daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmeye başlanacak. Yeni Kanun ile tüm ülkenin yoğun ilgisini çeken başlıca yenilikleri sizler için derledik.

 

Öncelikle, Eski Kanun’un isminin değiştirilerek “Cebrî İcra Kanunu” adının benimsenmesi dikkat çeken hususlardan biri. Bu adlandırma değişikliğinin hukuk tekniği ve uygulaması bakımından isabetli olup olmadığı ise şimdiden tartışma konusu olmuş durumda.

 

Taslak Kanun’da, ilk derece mahkemesi kararlarının ilamlı icraya konu olabilmesi için kararın verildiği anda kesinleşmiş olması, kanun yoluna başvurulmaması veya istinaf başvurusunun bölge adliye mahkemesince reddedilmiş olması şartı getiriliyor. Böylelikle, ilk derece mahkemesi kararlarının kural olarak istinaf incelemesinden geçmeden icraya konulabilmesi, kanun olduğu haliyle yasalaşırsa artık mümkün olmayacak. Bu durum mahkeme kararlarının icrası pratiğinde önemli değişiklikler getireceği gibi, alacaklıların alacaklarına kavuşmasını geciktirmesi adına şimdiden eleştirilerin hedefi olmuş durumda.

 

İlamsız icra sürecinde ise takibin başlatılabilmesi için artık bir belgeye dayanılması zorunlu hale getiriliyor. Bu çerçevede, alacaklının elinde takip konusu alacağı gösteren resmi belge veya alacağın doğum sebebini ispata elverişli senet olması gerekiyor. Dolayısıyla sözlü olarak veya e-mail üzerinden kurulan anlaşmaların güvenilirliği giderek azaltılıyor. Ayrıca, icra hukuk mahkemelerine başvurularak ispat şartlarının alacaklı lehine olduğu itirazın kaldırılması usulü kaldırılıyor; bu durumda itirazın ortadan kaldırılabilmesi için yalnızca genel mahkemelerde itirazın iptali davası açılabilecek.

 

İflas ve konkordato süreçlerinde de köklü bir değişiklik öngörülmekte olup iflas mahkemeleri yeniden kuruluyor. Bu mahkemeler; iflas yoluyla takip, iflasın kaldırılması ve kapatılması da dâhil olmak üzere iflas ve konkordatodan doğan tüm talepler, işler, şikâyetler ve davalara bakmakla görevli olacak. Böylece süreçlerin merkezi bir mahkeme sistemi altında toplanarak hızlandırılması, uzmanlaşmanın artırılması ve uygulamada tutarlılığın sağlanması amaçlanıyor.

 

Bunun yanı sıra, kamu yararına ve takibin tarafı olmayan üçüncü kişilerin korunmasına yönelik düzenlemeler kapsamında, yasalardaki emredici hükümlere aykırı işlemlerin kendiliğinden hükümsüz olacağı hükme bağlanıyor.

 

Son olarak, Taslak Kanun’da kambiyo senetlerine özgü takip hükümleri ile banka alacaklarının tahsiline ilişkin özel hükümlere yer verilmediği görülüyor. Bu kapsamda, kambiyo senetleri ve banka alacaklarına ilişkin takip usulleri tamamen kaldırılmakta ve ilgili alacaklar genel ilamsız takip kurallarına tabi hale gelmektedir. Bu değişiklik, Yeni Kanun’un getirdiği en radikal yapısal değişikliklerden biri olarak değerlendiriliyor.